Moda, insanın kendine yakışanı giymesidir.

Midir?
Emin değilim son günlerde moda konusunda ciddi anlamda sürüklendiğimi hissediyorum.

Üniversitede geçirdiğim 4 yıl boyunca en iyi anladığım şey şudur. 1 sınıfta liseden çıkmışlığın verdiği özgürlükle ilk yapılan şey saç boyamasıdır. Neredeyse tüm kızlar karamel renginin onlara yakıştığı düşüncesi ile saçını o renge boyatır. Fazla gaza gelenleri sarı saçlı bile görebilirsiniz.


Karşılaştırma yapmazsam öleceğim ben 16 yaşındayken saçını mor yapmış. Lise sonda ise koyu galatasaraylı gibi dolaşmış kızım :D bkz o dönem saçlarımın kahkül kısmı kırmızı, kuyruk kısmı sapsarı ve geri kalan küt kesimli kısım ise simsiyahtı :D o döneme ait net fotomun olmaması çok acı. Neyse demem o ki özgürlük tadını bildiğimden üni1'de über değişiklik yapmadım. Gittim şu saçı kesirdim sadece.



Üniversite 2. ve 3. sınıfta genel olarak herkes üniversiteli olduğunu anlamış. Kendine bir özgüven gelmiş ve ıvır zıvır yerlerde çalışmaya başlamıştır. Bundan dolayı mıdır bilinmez ama karamel saçlıların %80inde tikiliğe özenme ve o dönem fazladan üretilen ne varsa onu giyme potansiyeli gözlemlenmiştir. Fazla üretilen dediğim semt pazarında da bulabileceğiniz Mango, Koton, Topshop gibi mağazaların indirim döneminde pazardan aldığınızın aynısını %300 zamlı halde alacağınız ürünleri görebilirsiniz. Örneğin farkında mısınız bilmiyorum ama krem rengi ince dökümlü bluzlar ile dar kotlar babet ayakkabılar ve olmazsa olmaz altın renkli aksesuarlar sıkça karşılaştıklarımızdan.

Bu karamel saçlıların %20si tikilikten bişey çıkmayacağını anlayıp düz üniversiteli tip olmuş gençtir.
Geriye kalan sınıf ise zaten kendi tarzı bulunan, erkek avcılığına gelmemiş ya da çevredelikerin dediklerini umursamayan tipler olarak yollarına devam etmişlerdir.

Geldik üniversite 4. sınıfa. Yani son sınıf bildiğiniz gibi düşünceler oturmuş, herkes mezun olup işe başlayacak falan. Sorun şu ki benim gibi öğretmenlik okuyan arkadaşlarımızda görülebilecek bir hastalık var. Klasik mi giyinsem spor mu napsam ya ben? düşüncesi. Buna sebep olan lanet olası 1 yıl boyunca devlet okulunda öğretmenlik yapmak zorunda olmak. 1. sınıfta da staj var ama bu kadar takılmıyor kim ne giydi diye. Sen şimdi gelmişsin 4. sınıfa, kocccaaaman olmuşsun, AYIP! Giyiyorsun eteği topuklu ayakkabıları öyle gidiyorsun staja. Diyorsun ki burada bi yanlışlık var bu ben değilim. Sonra ufaktan kendine bi tarz belirlemeye başlıyorsun. Hele benim gibi bankada büyümüş bi velet için klasik giyinmek cidden tapılacak bir durum. Hee yakışıyor mu o ayrı tabi. Ben salaş giyimin adamıyım. Burada beynime dolanan şarkı için tık. Her neyse salaş ama klasik olabilecek tarz yaratayım derken göz çıkartıyorsunuz ve ne yapacağınızı bilemiyorsunuz.

Bu kadar konuya neden girdim, son zamanlarda alışveriş bana pek bir şey ifade etmiyor. Cosplay için aldıklarım ve ebayden getirttiklerim dışında gıdım zevk almıyorum. Biliyorum ki bundan en çok hoşlanan sevgilim. Çünkü adamı mağazaya sokmuyorum bile. Olm tam ben bunları yazarken sevgilim devreye girip -ki ne yazdığımdan bihaber- bana bu linki attı http://www.ign.com/articles/2012/10/22/the-most-ridiculous-sexy-video-game-costumes-of-2012 ben mario ve pikachuyu çok sevdim ehem ^^ Neyse ne anlatıyordum. Artık alışverişten zevk almıyorum. Bugün bayram vesilesi ile zorla Profilo AVM'ye gittik, Tally Weijl'den çok sevimli puantiyeli taytımsı pantolon aldım. Oldukça şirin ama ne gerek vardı diyorum hala. Ve sanırım kendi tarzımı kaybettim. 

Goth-Punklıktan, salaşlığa ve retroluğa, retroluk çok popülerleştikten sonra da şirin sevimli animelerden fırlamış halime döndüm. Sonuç olarak işe başlasam beni almayacaklar. Abi resmen 17 yaşında gösteriyorum. Olmaz olsun böyle şey. 








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder