Cosplay Triology : NASIL BAŞLADIM

Bir önceki yazımda cosplay'e nasıl başladığım konusunda bir giriş yapmıştım. Buradan ulaşabilirsiniz. 

Konuya kaldığım yerden devam etmem gerekirse, henüz üniversite 3. sınıftayken bi kulüp açılacağını duyduğumda sevinçle havalara uçmuştum. Çünkü okulda beni tatmin eden tek kulüp olan SİNEMA KULÜBÜ ertesi yıl kapanmıştı. Açılacak olan kulüp ise ANİME & MANGA KULÜBÜydü. Böylece 20 kişilik bir grup toplanmış ve Marmara Üniversitesi bünyesinde ilk defa Türkiye'deki tüm üniversiteler arasında üçüncü olacak bir olayı gerçekleştirecektik. Kendimize inancımız tam olarak 2011-2012 eğitim öğretim yılının 2. döneminde kulübü açmış bulunduk.

İlk dönem organizasyon işlerinin peşinden koştum genelde. Severek de yapıyordum. TORUCON ekibi bizle görüşerek yaz döneminde etkinlik yapmak istediklerini söylediklerinde epey heveslenmiştim. Gerçi heves kursağımda kaldı sağolsun üniversite saçma sapan olduğu için.

Bu arada ufak bir bilgi TORUCON Ankaralı bir ekip. İstanbul içindeki ilk etkinlikleri bu olacaktı. Daha önce İstanbul'da 1 kez KONTAKT etkinliği gerçekleşmiş ve ben sempozyumda olduğum için ona katılamamıştım.

Neyse efendim Torucon İstanbul etkinliğinin bizim okulda gerçekleşmeyeceği kesinleştiği sırada cosplay ortamlarında kulaktan kulağa EVET EVET MARMARA GÖZTEPE'DE OLACAKMIŞ cümlesi dolaşıyordu. Gerçeğin iç yüzünün öyle olmadığını bilen ben, kendime gereksiz bir amaç edinmiştim. İlk toplaşma gerçekleştiğinde bunu herkese AÇIKLAMAK.

Sensee'nin ilk kış toplaşmasına katıldım böylece. İnsanlar birbirileriyle tanışıp kaynaşıyor, peruk, kostüm, lens gibi ihtiyaçlarını değiş tokuş ediyorlar. Birçok insanla tanıştım. Bazıları uzun bir süre arkadaşımdan öte oldular. Hoş bu zamana kadar kimseyle kavgam neyim olmadı çok şükür. Sevmeyen sevmesin tabi de.

Gittim, tanıştım, konuştum sohbet ettim. Cosplay yapmaya niyetim ve hevesim olduğunu fakat yapamayacağımı söyledim. BOL BOL GAZA GETİRİLDİM.

Hemen ardından Ebay'den mor uzun ve kahküllü bir peruk sipariş ettim. Açıkçası hangi karakteri yapacağımı pek bilmiyordum ama mor saç aşkımdan gidip mor peruk aldım.


Bekledim. Uzun bir süre bekledim. Bu sırada karakteri de o sırada izlediğim Baka to Test to Shoukanjuu animesinden aynı benim gibi karakteri olan bir karaktere gözümü kestirdim, Shouko Kirishima.


Kostümü hazırlamaya başladım böylece, beyaz bir gömlek, siyah bir ceket ve kırmızı etek. Kırmızı eteği dikecektim ve diğer giysiler için ufak değişiklikler yapacaktım.
Bu sırada hala peruğu bekliyorum ben. Daha önce Ebay alışverişi yapmış olmama rağmen hiç 3 haftayı geçmemişti ve 1 ay oldu hala bekliyordum. 
Neyse tam ümidi kesmiştim ki etkinlikten TAM 1 GÜN ÖNCE GELDİ. E hal böyle olunca son dakika cosplayi yaptım. (VE BU HEP BÖYLE DEVAM ETTİ)

Torucon İstanbul'un yapılacağı yere gittiğimde bir sürü insanla tanıştım. Kış etkinliğinde tanıştığım insanlardan hiçbiri yoktu gerçi :D Utangaçlığımdan ne fotoğraf çektirmeye yanaştım ne bir şey. Bu nedenle o güne dair pek fotoğrafım yok.  Hatırladığım en güzel şeylerden biri minnoş mansiyon ödüllerinden birini almış olmamdı. 

Bir sonraki yazı 2011 Şubat ayında başladığım bu cosplay macerasının nasıl devamının geldiğini yazacağım. Çok da önemli şeyler değil yani. Hadi öpt. grş. bye.



Cosplay Triology : BAŞLANGIÇ!

Biraz kendi kendime söyleniyor gibi olacağımın farkındayım. Ama belki bu şekilde daha objektif bakabilirim.

Tam 3 yıl 11 ay oldu cosplaye başlayalı. Belik tam 4. yılı kutlarken yazmalıydım :') Bu hikayeyi kimileri bilir kimileri ilk defa duyuyordur. Başlama nedenim aslında birçok olayın kesişiminden oluşuyor.

Türkiye'deki ilk nesil(ikinci de olabilir) anime izleyicilerinden sayılıyorum sanırım yaşımdan dolayı. Tsubasalar, Şeker Kız Candyler ile başladım ben de, evet. Anılarımda bir kısmı yok. Pokemonlar Digimonlar ile gitti nerede durdu, nasıl devam etti, 3-5 yıllık boşluk var. Lisede hazırlık okurken Deviantart isimli siteyi keşfedip insanların Ash gibi Misty gibi giyindiğini görüp "NE OLA Kİ" dedim. Biraz daha kurcalayınca Bleach diye bir şeyden RUKIAlar ve ICHIGOlar gördüm. Torrent falan yok o zamanlar, Limewire falan var. Bir müzik dosyası için yıllarca falan bekliyorsunuz. Öyle yıllar. Yanlış hatırlamıyorsam Bleach araştırırken torrentin ne olduğunu keşfettim. Üzerine yanlışlıkla ilk sezonun tamamını indirdim. Yanlış duymadınız. İnsin diye de bir yıl bekledim galiba. Hazırlık biterken anlayacak İngilizcem olur zaten ley ley diye geziyordum. Yıl bitti, bölümler indi. 2 bölüm izledim. Çünkü İngilizcem ona yetti anca. Kısmet. Bıraktım bunu bir kenara. Çizim tutorialları izlemeye başladım. Çizemiyordum da, deniyordum en azından. Depresyonik ergenlik yıllarım böyle geçiverdi.

Yanlış hatırlamıyorsam 2006 yılında (vay be 10 yıl geçmiş üzerinden) MTV'nin animeleriyle başladım yeniden... Basilisk ve Hellsing. Ah Hellsing ne aşk yaşamıştım bir dönem Alucard ile. Neyse efenim. Anime aşkımı depreştirdiği için MTV'ye teşekkürlerimi sunarım.

Geldik lise sona Eskişehir Anadolu Üniversitesi Animasyon Bölümü diye tutturdum tabi. Hoş sınavına girmedim. Kazansam Japonya ile değişim öğrencisi olmayı gözüme koymuştum ama baştan vazgeçtim. Hayat.

İşte o dönemler Lise Son-Üniversite 1 internet azıcık hızlanmış. Korsan DVDcilerden aldığım dizilerin yerini internetten izlediğim animeler almıştı. Death Note, FMA, Nana gibi başlangıç animelerim hep o dönemler... Nana Osaki gibi giyinip takıldığım dönemler üniversitedeki sınıf arkadaşım bana Nana demeye başlamıştı. ( Not: Cansu, 3 yıl oldu. Neredesin, ne yapıyorsun bilmiyorum ama bir şekilde bana ulaş lütfen. Cidden çok özledim.)

Başlangıcı anlatmaktan konuya giriş yapamadım. Bundan sonraki yazıda devamını yazacağım ♥



Follow my blog with Bloglovin